Bugün edebiyat üzerine değil de dilbilim üzerine yazmayı istedi canım. Nihad Sami Banarlı'nın "Türkçe'nin Sırları" adlı güzel kitabından
bir makaleyi sizlerle paylaşmayı uygun buldum. Bu kitapta Türkçe'nin
ilginç yanlarından, üstadın dil üzerine düşüncelerine pek çok şeyi
bulabiliyor insan.
Neyse başlıkta da gördüğünüz üzre okuduğumda bana ilginç gelen bir yazı oldu "GÜZEL EVİN HİKAYESİ" makalesi. Makalenin bütününü okumanızı tavsiye ederek şöylece özetleyeyim size bu güzel yazıyı:
Yazar makalesinin başında, uzun zaman, kendisinde sıcacık duygular uyandıran "ev" kelimesinin Türkçe oluşuyla övünmesinden bahsediyor. Tahmin edebileceğiniz gibi sonrasında içine bir kurt düşüyor ve bu güzel kelimenin öztürkçe olup olmadığını araştırmaya başlıyor.
Makalesinin sonraki bölümünde evin Türkler için "çadır" olduğunu vurgulayan yazar Oğuz Türkleri için söylenegelen "göçer evlü" sözünü hatırlatıyor okura.
Çadır gerçekten de göçebe bir toplum olan Türkler için her dem bir sığınak olmuştur. Türkler özenle süslediği çadırlarına "Ban Ev" derdi. Bu ulu çadır anlamına geliyordu aynı zamanda.
Çadırın böylece öneminden bahseden Banarlı, ev sözcüğünün öz be öz Türkçe olduğunu ispatlamaya çalıştığı günlere ithafen bu ispatı neye dayandırdığını da açıklıyor:
Ona göre Türklerin ilk yazılı metinlerinden olan Orhun Kitabelerinde kullanılan alfabe ev sözcüğünün Türkçe oluşuna deliller barındırıyor. Keza "ok" hecesinin Göktürk alfabesinde bir oku, "yay" hecesinin bir yayı andırdığı düşünülürse Banarlı için "ev" ya da "eb" hecesi de bir evi andırıyordu. Bu da bu sözcüklerin Türkçe olduğunu düşündürtüyordu ona.
Yanıldığını çok geçmeden anlayan Banarlı makalesinde "ev" sözcüğünün Türkçeye başka dillerden geçtiğini güzelce ifade ediyor:
"Şimdi
öyle anlaşılıyor ki ev kelimesinin de aslı en eski alfabelerdeki "B"
harfidir. Bu harf eski Mısır hiyerogliflerinde dört köşe, ev biçiminde
bir plan-resimdi. Bugünkü Latin yazısına esas olan Yunan ve Sami
alfabelerinde de aynı B harfi, bu ec resminin daha stilize edilmiş, iki
odalı bir evin planı halinde yazılmıştı. Bugün hala latin yazısındaki
büyük B, bu iki odalı ev planından başka bir şey değildir.
Bu harfin adı ise; hepsi de ev
manasına gelmek şartıyla, Sami-Arami dillerde "bet", Fenike
ve
İbrani dillerinde "beth", Yunancada"beta"dır. Bu harfin Arapçadaki ilk
adı da beyt=beyit'tir. Ayrıca eski Sümer çivi yazısında bu harfe çatılı
ev biçiminde, yine ev manasında
ve ab sesiyle rastlanılmıştır.
İşte
bizim Orhun Kitabelerimizde rastladığımız B=Eb harfi de ev
manasındadır. Şimdi çok iyi anlaşılıyor ki Eb harfi, diğer bütün
alfabelerde olduğu gibi daha hiyeroglifle ve belki daha evvel başlayan
millet arası B harfiyle tam bir ortaklık halindedir.
***Göktürkçede mesela at kelimesi nasıl yek bir kalın t ile yazılır ve at diye okunursa ev=eb de tek bir b harfiyle yazılır ve eb=ev diye okunuyordu. Eski Türkçe'deki b=v değişimini hatırlayacaksınız.
İşte
gördüğünüz gibi Banarlı Türkçe sandığımız bir tek heceli sözcüğün
aslında benzer coğrafyaların ortak ürünü olduğunu bizlere çok güzel
aktarmıştır. Sanırım içinde huzur bulduğumuz, nereye gidersek gidelim
onun rahatını aradığımız mesken olan "ev"in bütün insanlığın ortak ürünü
oluşu insanın içini daha bir ısıtıyor.
Sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder