Bugün burada cumartesi.
Yorucu bir cumanın ertesinde asık suratlı, puslu bir gökyüzü karşılıyor bizleri.
Sabahın bu saatinde pek çok evde telaşsız bir fokurdama duyuluyor demliklerden.
Telaşı olmayan insanların telaşı olmayacak düşünme mesailerinin müjdesini
veriyor çaydanlıktan aheste aheste tavana yükselen buhar.
Müziksiz olmaz. Hele
dingin ve soğuk bir cumartesi sabahı,
notaların sımsıcak tınlaması olmadan gerinmez, yorganın altından başını
göstermez. Radyoların düğmelerine basılıyor. Frekanslar can acıtıcı şarkılara
kilitlenmiş kalmış gibi cuma akşamından. Mikrofonun ucundaki bayan üç cumartesi
şarkısı dinleteceğini söylüyor şimdi ve biz sevgili dinleyicilerine dönüyor : “Bugün
orada da cumartesi mi, sen de beni benim kadar özledin mi?”
Aklıma gelen ilk cumartesi
şarkısı değil elbette Feridun Düzağaç'ın “Orijinal
Altyazılı” albümünde söylediği. Hafızamı yokladığımda ilk olarak 2001 yılında
Nilüfer’in “Büyük Aşkım” albümünde yer verdiği Cumartesi ile karşılaşıyorum. Adnan
Ergil’in imzası olan şarkının sözlerinde, buna benzer soğuk bir ekim sabahını arıyorum: “Ne
dünden kolay / Ne yarından zor / Ortasındayım ömrün / Senden uzakta olmak çile,
ne yapsam çekilmiyor / Altın kafeste bülbül bile ille de yuvam diyor” diyerek
kadife sesiyle bam tellerine dokunuyor Nilüfer. Sesi öyle yıpratıcı ve bir o
kadar besleyici ki. Adı sadece bir gün ismi olan şu şarkıya can veriyor, gün
görgüsü kazandırıyor. Şarkıyı dinlerken acıyorum cumartesiye ve ne acı diyorum bir
gün isminin ertesi olmak. Kendi kendime soruyorum onca kelime varken bu şarkının
adı neden böyle diye:“Bu dünyanın bahçesinde
kayboldum gidiyorum / Bir sevdanın pençesinde gitgide eriyorum/ Ne günden
haberim var ne de geceler belli / Ya salı ya da çarşamba, belki de
cumartesi / Sanki yanındaymışım gibi hayaller görüyorum / Sana bir şey
olmasın diye dualar ediyorum”
Cumartesi, insanın düşün günüdür. Edebiyatçı için yazın
günüyse, kiracıya taşın günüdür. Öğretmenin en sevdiği gün değildir mesela cumartesi,
öğrenciyse ne cuma kadar sever ne pazar öğlesi kadar nefret eder ondan.
Ertesidir işte en sevilenin, pek tabii öncesidir de bir nefretin.
Ne demiştik bir düşün
günüdür, bir muhasebe defteridir. Feridun Düzağaç da 2003’te çıkardığı
albümündeki Cumartesi’de açmıyor mu kara kaplı defterini, altını çizmiyor mu
günün ve anlamın : “Bakışların gittiğin
yerden uzak/ yoksa gelirdim / Sensiz anlamsızlığımı anladım dön vs. demek için”
deyip eklemiyor mu? “Bugün burada cumartesi / ben senin saçlarını / suçlar bakışlarını/
geveze susuşlarını bile özledim”
İçinde şu zavallı günün
adının geçmediği ve inatla Cumartesi diye anılan tek şarkıdır Yaşar Günaçgün’ün
bestesi? Bir şarkı bu kadar mı olur
peki adıyla müsemma? Bir şarkı bu kadar mı "Benim
temam ayrılık, hüzün, yalnızlık vs. değil cumartesidir der!"
“Başım önde sen gönülsün / gelirim ben çağırıyorsan / Beni burada koyuyorsan
/ Ağlarım sanma” -- “Seni geri istiyor bu gönül
/ Bir uykuda esniyor bu gönül / Şu
dünyada bir sana döndüm ben / Şu garip yüzümü” – “Seni geri istiyor bu
gönül / Bu uykudan uyandır özümü / Şu
dünyada ayrılığın lüzumu / Var mı gülüm bana söyle”
Askerliğin ilk günleri…
Her sabah karga botunu giymeden başlayan içtima! Ayazın anavatanı Kütahya!
Sonunda sıcak bir yere girmişiz, koskocaman bir salon. Kamuflajda gizlediğim el
radyosu, kulaklık tek kulağımda. Stüdyo konuğu cumartesinin yaratıcısı, hayal
meyal hatırlıyorum: Besteler için kapanmıştım bir otel odasına, bir şeyler
karalıydı tahtada diyor, bir sürü şey. Bir çizelgeydi belki de, günler, aylar, hafta
sayıları... Başka bir şey yazmak için silindi hepsi ama elimde isim arayan bir şarkımla
tahtada silinmeye direnen bir isim kaldı. İşte böylece şarkımın adı bir anlamda 'kader'i Cumartesi oldu.
Bir düşünün ağabeyler, bu sözünü ettiğim şarkılar farklı suretlerde yaşayıp aynı cumanın ertesini anlatan kardeşler değiller mi? Öldürecekseniz de hakkını verin bu yiğitlerin, aşk gibi özlem gibi yalnızlık gibi bir tema icat etmiş bu üç adam: Cumartesi…
Bir şey değiştirir trafik ışıkları düşerken
Pireos'ta, Kifisias'ta
Böyle bir gün, bir şey değiştirir öncekiler gibi
Şehir bir mutluluk damlasını arar
Kapıyı tut, ay geçsin
Odada gezinsin ve sonra gitsin
Bu dünya hep başka yere gitmek için konuşur
ve hep senin gözlerinde durur
ve hep senin gözlerinde durur
Sana 'bana bak' söylüyorum, bana 'istemiyorum' diyorsun
Mucizelere nasıl inanmazsın?
Başka günlerde anlarım da
Cumartesilerde nasıl sevemezsin beni?
Mucizelere nasıl inanmazsın?
Başka günlerde anlarım da
Cumartesilerde nasıl sevemezsin beni?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder