Tayland'a giderken tur şirketlerinin programlarından yararlandık. Önümüzde birkaç alternatif vardı. Pattaya ve Kho Samui bunlardan ikisiydi. Biz hem ekvatora daha yakın olması hem de meşhur The Beach filminin sahnelerinin çekildiği Phi Phi Adası'nı bünyesinde barındırdığı için Phuket Adası'nı tercih ettik. Bangkok'tan Phuket'e uçuşumuzu skyscanner üzerinden Thai Havayolları'ndan bilet alarak gerçekleştirdik. Phuket'e Bangkok'tan uygun fiyata hemen her saat uçuş var.
I.Gün
Bangkok'taki otelimizden sabah 6:00'da çıkıyor ve tıpkı buraya gelirken yaptığımız gibi metro hatları üzerinden Svarnubhumi Havaalanı'na ulaşıyoruz. Uçuşumuzu oldukça konforlu bir uçakla yapıyoruz. Bence ulusal uçuşta Thai Havayollarını tercih etmelisiniz. Uzunca bir sahil şeridinde güneşlenen yüzlerce insanın hemen birkaç yüz metre üzerinden Phuket'in kalabalık ama mütevazı havalimanına 10.30 sularında iniyoruz. Hava Bangkok'takine göre en az 10 derece daha sıcak. Havalimanı çıkışında minivan ve taksilere müşteri toplayan firma masaları var. Buradan bir minivan seçiyoruz. Kişi başı 180 BHT'a otelimizin yer aldığı Patong Plajına doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1 saat sürecek bir yolculuk bu. Phuket'te de her zevke uygun konaklama bölgeleri var. Biz insan yoğunluğunun en fazla olduğu Patong'u tercih ediyoruz. Dinginlik arayanlar Kamala, Kata, Kata Noi gibi plajları da tercih edebilirler ama belirtmeliyim ki Phuket'in kalbi Patong'ta çarpıyor. Royal Paradise Phuket 'te adımıza ayrılmış odaya yerleşiyoruz. Otel Phuket'in en yüksek binalarından biri ve kasabanın tam göbeğinde yer alıyor. Plaja, Jungceylon AVM'ye ve Bangla Road'a çok yakın. Adını verdiğim bu mekanlar Phuket'te sizin uğrak noktalarınız olacaktır. Eşyaları yerleştirdikten sonra küçük bir şehir turu yapmayı kararlaştırıyoruz. Önce karnımızı doyurmalıyız. Plaja yakın bir çıkmazda yer alan Orange Cafe'ye oturuyoruz. Yöresel bir çorba olan Kaeng Khiao Wan Kai rica ediyoruz. Sadece denemek amacıyla bir porsiyon rica ettiğimiz çorba acılığı ile boğazımızı yaksa da tadının hiç de fena olmadığını düşünüyoruz.
Yemeğimizi yedikten sonra Patong plajını görmek için yürümeye koyuluyoruz. Sokaklar sıcaktan cayır cayır yanıyor dersem abartmış olmam. Buna rağmen sokaklar çok da ıssız sayılmaz. Kasabada bolca çıkmaz sokak olduğu için zorlansak da plaja ulaşıyoruz. Yol boyunca Bangkok'ta olduğu gibi seyyar satıcıların kaldırımlara sıralanıp meyve sattıklarına şahit oluyoruz.
Patong pilajı Türkiye'de Antalya civarı kumsallar gibi oldukça uzun bir sahil şeridine hakim. Yöreye has ağaçların sardığı tepeler plajın iki yanından denizle buluşuyor. Plajın kumu unu andırıyor. Bu deniz suyunun bulanık görünmesine neden olsa da onca kalabalığa rağmen denizin genel olarak temiz olduğunu söyleyebilirim. Bir süre ayaklarımızı suya sokarak plajı turluyoruz. Plajda ilerlerken elinde düdüğü olan bir adam bizi bir anda durduruyor. Bir yandan bağıran adan bir eliyle de gökyüzünü işaret ediyor. Korkuyla göğe baktığımızda bota bağlanarak havalanmış bir paraşütün iniş yaptığını fark ediyoruz. Plaj boyunca bunların iniş yaptığı bir iki alan görüyoruz. Paraşütlerin biri iniyor, biri kalkıyor. Aman Allah'ım o da ne. Paraşüte bağlanan adam rahat inebilsin diye hiçbir güvenlik bağlantısı olmayan bir genç paraşüte tutunarak havalanıyor. Bunu her paraşütte yapıyorlar. Tek bir hata ölmeleri için yetecek. Bu para karşısında insan hayatının değersizliğini bir kere daha ispat ediyor.
Akşam saati yaklaştığı için otele dönüp otel havuzunda yüzmeyi tercih ediyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra odamıza çekiliyoruz ki olan oluyor. Bir anda kapkara bir bulut kümesi Phuket'i sarıyor ve oldukça şiddetli bir yağmur başlıyor. Patong sokakları su içinde kalıyor. Biz şaşkın şaşkın yağmuru seyrederken karnımızı otelde doyurma çaresizliği ile de baş başa kalmış oluyoruz. Otelin 25. katında yer alan Çin Restoranına çıkıyoruz. Ben yumuşayana kadar marine edilmiş yöresel otlarla tatlandırılmış tavuk istiyorum eşimse aynısının etli versiyonunu sipariş ediyor. Geceyi otelde geçireceğiz endişesi dışarıdaki yağmurun son bulmasıyla yerini Phuket'te akşamı yaşama keyfine dönüşüyor. Az önceki yağmurdan eser yok. Yollar insan kaynıyor. Hava nereden baksanız 27-28 derece. Meşhur Bangla Caddesine geliyoruz.
Bangla Road, Patong kasabasının ve sanırım Phuket'in en hareketli caddesi. Burası hakkında buraya gelmeden önce okuduğumuz tüm yazılarda bahsedilen "önce şaşıracaksınız, sonra alışacaksınız, sonra umursamayacaksınız" silsilesini yaşıyoruz. Sağımızda ve solumuzda yer alan barların masalarında direk dansı yapan Taylı kız ve ladyboylar, sokak boyunca ellerinde ping pong şovu bileti satmaya çalışan onlarca insan, bize nereye geldik böyle sorusunu sorduruyor. Amerikalı ya da Avrupalı olduklarını tahmin ettiğimiz 70'lik amcaların 20'li yaşlarında Taylı kızlarla el ele dolaştığı sokaklar insana hayatı sorgulatıyor. Her bünyede aynı etkiyi mi yaratıyor bilmiyorum ama biz böyle hissettik.
Ertesi gün yapmayı planladığımız James Bond Adası turunu yağmur korkusuyla iptal ediyoruz. Cadde üzerinde yürürken bir dönerci dükkanında çalışan abimiz bize yardım ediyor, sağ olsun. Uygun bir tur bulmamız için bizi yönlendiriyor. Biz de yarın sabah erkenden ertesi günkü turları ayarlamak adına otele dönüp dinlenmeye çekiliyoruz.
II.Gün
Gün erken başlıyor. Kahvaltının ardından ilk hedef akşam yapmayı planladığımız Phuket Fantasea Turu ve ertesi günü yapacağımız Phi Phi Adası turunu ayarlamak. Dönercinin bizi yönlendirdiği tur masasını buluyoruz. Turcu kız Fantasea turunu kişi başı 2000 BHT, Phi Phi turunu ise 1500 BHT'tan ayarlıyor.
Gün boyunca Patong plajında yüzdük. Akşama doğru Jungceylon AVM'yi geziyoruz. Ucuzluktan faydalanıp birkaç parça şey alıyoruz. Yine Jungceylon içinde yer alan MK restoranda güzel bir Çin yemeği olan Kırmızı Körili Ördek ve deniz ürünlü Phat Tai yiyoruz.
Akşam 18:00'da bizi otelimizden alacak ve Fantasea'ye götürecek mini vanı beklemek üzere otelimize dönüyoruz. İlk gün yağmur korkusuyla James Bond turunu iptal etmemiz bizde Fantasea'ye gidelim fikrini uyandırıyor. Dönerci arkadaşın görülmesi gereken bir görsel şov demesi de adam başı 200 TL'yi cebimizden çıkarmamıza vesile oluyor. Yaklaşık 30 saatlik yolculuğun ardından Kamala Plajına yakın bir yerde kurulmuş bu mini lunaparka ulaşıyoruz. Henüz içeriye giriyoruz ki 400 TL'yi boşuna mı verdik acaba düşüncesi beynimizi kemiriyor. Gösterinin başlamasına çok az bir süre kalmış biz de yönlendirmelerle 4000 kişilik salona fena sayılmayacak o rengarenk süslemelerin içinden geçerek ulaşıyoruz. Salon gerçekten devasa. Salonun ve sahnenin tasarımı fevkalade. Sahnede bir yandan Tay kültürünü bir yandan yöre efsanelerini canlandıran devasa bir ekip gösteri yapıyor. İçeri girerken telefonumuzu emanete bıraktığımız için pişman oluyoruz.Uslu durduktan sonra sıkıntı yok çünkü. Bir kişi telefonla çekim yapmak isterken yakalanıyor ve telefonuna el konuyor. Yaklaşık 1 saat süren gösteri içinde fil şovları, sihirbazlıklar ve görkemli dans gösterileri var ama inanın bu gösteri ve Phuket Fantasea 200 TL etmez. Bu yüzden eğer benim için para önemli diyorsanız bu gösteriye gitmeseniz bir şey kaçırmış olmazsınız. Gösteri bitince yine oldukça büyük bir salonda açık büfe yemeğe geçiyoruz. Bu paranın içinde bir etkinlik. Güzel Tai usulü yemeklerle karnımızı doyuruyoruz. Yemeği bitirip dolaşmak için Fuar alanına çıkıyoruz ki neredeyse her yer sinek avlıyor. Kafamızda büyük bir alan olarak canlandırdığımız yerleşke çok küçük ve kalitesiz çıkıyor. Anlayacağınız gösteri sonrası 1 saat yerleşkeyi dolaşırsınız cümlesi de hikaye. 22:30'da alandan ayrılıp Patong'a geliyoruz. Bangla caddesinde canlı müzik icra edenlerin çıktığı bir barda bir süre takılıp otele dönüyoruz. (Şov olmayan barlarda Tay biraları 70-80 BHT, şov ve canlı müzik olanlarında 120-130 BHT)
III. Gün
Dolu dolu yaşayacağımız son gün erken başlıyor. Aracımız bizi otelin önünden alarak yaklaşık 45 dakikalık bir yol üzerinden deniz suyu bir hayli çekilmiş bir iskeleye ulaştırıyor. Burada tura katılan diğer yolcularla bir araya geliyoruz. Oldukça esprili bir tur çalışanının uyarılarını dinledikten sonra bizleri kollarımıza bağladıkları iplere göre bir hız botuna alıyorlar. Biz turcuların da tavsiyesine uyarak hız botu ile tura katılmayı uygun gördük. Siz de Phi Phi için hız botunu, James Bond için normal tekneleri tercih etmelisiniz. Hız botu ile oldukça ıslak ve sallantılı bir o kadar heyecan dolu ve eğlenceli bir yolculuktan sonra The Beach filminin çekildiği harika Maya Kumsalı'na ulaşıyoruz. Gerçekten görülmesi gereken bir doğal güzellik burası. Doğa harika ancak turizmin doruklarda yaşandığı bu bölgede insanların Maya Kumsalı'nda yüzebilmeleri için adeta küçücük bir boşluk bırakılmış. Kumsalın tamamına yakını demirlemiş hız botlarıyla dolu. Tabii normal teknelerin kumsala çıkmaları yasak onlar koyun ağzında bekliyorlar.
1 saatlik yüzme molasının ardından sırasıyla mercan resifini, maymunların mesken tuttuğu maymun kumsalını ve yöre halkından bazılarının buraya gidip gelmek için kullandıkları Vikinglerinkine benzeyen sandallardan ötürü Viking mağarası olarak adlandırılan noktaları geziyoruz. Buralarda fazla vakit harcamıyoruz. Hedefte öğle yemeğini yemek adına Phi Phi Don adasına ulaşmak var. Anlayacağınız Phi Phi Ley olarak adlandırılan minik adadan ayrılarak Müslüman nüfusun ağırlıklı olarak ikamet ettiği diğer adaya geçiyoruz.
Burada İslami usüllerle hazırlanmış açık büfe yemeğimizi alıyoruz ki gerçekten lezzetli. 1 buçuk saat kadar adanın derinliklerine inemeden çevreyi geziyoruz. Phuket'te içine giremediğimiz cennet parçası doğal güzellikler burnumuzun dibinde artık. Palmiyeler ve diğer egzotik ögeler nerede olduğumuzu bize hatırlatıyor. Buradan teknemize atlayarak yaklaşık 45 dakikalık yolculuğun ardından son yüzme noktamıza geliyoruz. Burası Phuket yakınlarında minik bir ada. Burada 1 saat yüzmemize müsaade ediyorlar. Yolculuk boyunca başına örttüğü örtüden Müslüman olduğunu düşündüğümüz rehberimiz bize yapmamız gerekenleri oldukça anlaşılır bir İngilizce ile aktarıyor. Yüzme keyfi sırasında iç deniz ile okyanus arasında büyük farklar olduğunu bacağımızı ısıran mikroskobik canlılardan anlıyoruz. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuğun ardından turun başlangıç iskelesine ulaşıyoruz. Buradan da Patong'a dönüyor akşam çok da geç olmadan otelimize çekiliyoruz.
IV.Gün
III. Gün
Dolu dolu yaşayacağımız son gün erken başlıyor. Aracımız bizi otelin önünden alarak yaklaşık 45 dakikalık bir yol üzerinden deniz suyu bir hayli çekilmiş bir iskeleye ulaştırıyor. Burada tura katılan diğer yolcularla bir araya geliyoruz. Oldukça esprili bir tur çalışanının uyarılarını dinledikten sonra bizleri kollarımıza bağladıkları iplere göre bir hız botuna alıyorlar. Biz turcuların da tavsiyesine uyarak hız botu ile tura katılmayı uygun gördük. Siz de Phi Phi için hız botunu, James Bond için normal tekneleri tercih etmelisiniz. Hız botu ile oldukça ıslak ve sallantılı bir o kadar heyecan dolu ve eğlenceli bir yolculuktan sonra The Beach filminin çekildiği harika Maya Kumsalı'na ulaşıyoruz. Gerçekten görülmesi gereken bir doğal güzellik burası. Doğa harika ancak turizmin doruklarda yaşandığı bu bölgede insanların Maya Kumsalı'nda yüzebilmeleri için adeta küçücük bir boşluk bırakılmış. Kumsalın tamamına yakını demirlemiş hız botlarıyla dolu. Tabii normal teknelerin kumsala çıkmaları yasak onlar koyun ağzında bekliyorlar.
1 saatlik yüzme molasının ardından sırasıyla mercan resifini, maymunların mesken tuttuğu maymun kumsalını ve yöre halkından bazılarının buraya gidip gelmek için kullandıkları Vikinglerinkine benzeyen sandallardan ötürü Viking mağarası olarak adlandırılan noktaları geziyoruz. Buralarda fazla vakit harcamıyoruz. Hedefte öğle yemeğini yemek adına Phi Phi Don adasına ulaşmak var. Anlayacağınız Phi Phi Ley olarak adlandırılan minik adadan ayrılarak Müslüman nüfusun ağırlıklı olarak ikamet ettiği diğer adaya geçiyoruz.
Burada İslami usüllerle hazırlanmış açık büfe yemeğimizi alıyoruz ki gerçekten lezzetli. 1 buçuk saat kadar adanın derinliklerine inemeden çevreyi geziyoruz. Phuket'te içine giremediğimiz cennet parçası doğal güzellikler burnumuzun dibinde artık. Palmiyeler ve diğer egzotik ögeler nerede olduğumuzu bize hatırlatıyor. Buradan teknemize atlayarak yaklaşık 45 dakikalık yolculuğun ardından son yüzme noktamıza geliyoruz. Burası Phuket yakınlarında minik bir ada. Burada 1 saat yüzmemize müsaade ediyorlar. Yolculuk boyunca başına örttüğü örtüden Müslüman olduğunu düşündüğümüz rehberimiz bize yapmamız gerekenleri oldukça anlaşılır bir İngilizce ile aktarıyor. Yüzme keyfi sırasında iç deniz ile okyanus arasında büyük farklar olduğunu bacağımızı ısıran mikroskobik canlılardan anlıyoruz. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuğun ardından turun başlangıç iskelesine ulaşıyoruz. Buradan da Patong'a dönüyor akşam çok da geç olmadan otelimize çekiliyoruz.
IV.Gün
Son gün uçuşumuz 19.35 olduğundan Patong'ta turladık. Patong pazarına girerek yerel halk ne yer ne içer onlara baktık. Akşam uçuş için bir tur şirketinden 700 BHT'a bir taksi tuttuk ki bildiğiniz minivan bize tahsil edilmiş oldu. Anlayacağınız Patong'tan dönerken kesinlikle taksi tutmalısınız. Yaklaşık 1 saat 15 dakikalık yolculuğun ardından-aman dikkat acayip bir trafik oluyor- havalimanına vardık. Vardık ki ne görelim. Upuzun bir kuyruk. İlk kontrol nereden baksanız 30 dakika sürdü. İçeride zorlanmadan uçağımızı beklemeye başladık ve dönüş Bangkok-Amman-İstanbul-İzmir olarak yaklaşık 13 saat-belki de fazlası- sürdü.
Hem Bangkok (yazısı burada) hem de Phuket bambaşka bir kültürü ve coğrafyayı bizlere yaşattığı için hafızalarımıza güzel resimler halinde kaydoldu. Umuyorum ki herkes bu güzellikleri bir gün görme fırsatını yakalar.
Hem Bangkok (yazısı burada) hem de Phuket bambaşka bir kültürü ve coğrafyayı bizlere yaşattığı için hafızalarımıza güzel resimler halinde kaydoldu. Umuyorum ki herkes bu güzellikleri bir gün görme fırsatını yakalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder