Sıtkı Silah’ın
üçüncü romanı Albüm geçtiğimiz günlerde Yitik Ülke Yayınları tarafından
yayımlandı. Böylece yazarın romanlarının sayısı öykü kitaplarını geçmiş oldu.
Haliyle Sıtkı Silah’ın omuzlarındaki öykücü apoletinin yanına romancılık
yıldızını eklemek için hiçbir engel de kalmamış oldu.
Sıtkı Silah’ın
ilk romanı “Büyülü Zamanlar” için yaptığım belirlemeyi Albüm romanını tahlil
ederken-hiçbir harfini değiştirmeden- burada alıntılamayı uygun buldum: “Silah, üstâd diyebileceğimiz yazarların tercih
ettiği, riski olmayıp edebiyat dünyasında geçer akçe olan ancak artık kabak
tadı verdiğini düşündüğüm tekdüze anlatımın ötesine çıkabilmiş genç
yazarlarımızdan. Roman türündeki bu ilk yapıt yani Büyülü Zamanlar, yazara:
‘Öyküde neysem romanda da oyum’ dedirtmiş.”Anlayacağınız birinci romanı Büyülü
Zamanlar’da denediği üslubu, ikinci romanı Eylül Sokak No:6’da palindromik
(tersten yazılışı kendisiyle aynı olan) tarza taşıyan yazar;yeni romanı Albüm’de
şiirlerle örülmüş özgün bir anlatım biçimi ile taçlandırarak çıkıyor
karşımıza. Bu anlamda Sıtkı Silah’ın çizgisini hiç bozmadığını
söyleyebilirim.
Albüm, Necatigil dizeleriyle örülmüş bir
roman. Yazar kitap boyunca yaşananlarla örtüşen unutulmaz Necatigil dizelerini
uygun gördüğü paragrafların sonunda okuyucuyla paylaşıyor. Romanda edebiyat
çevrelerinde “Hoca” diye anılan Necatigil’in sakin kişiliğinin,romanın kurgusunda
duyumsayacağınız dinginliğe katkı sağladığını belirtmeliyim. Necatigil
şiirlerinin tamamını okumuş bir şiirsever olarak bu dizeleri şiirdaşlarından
bağımsız düşünmenin keyfini hala yaşıyorum. Albüm’de Necatigil etkisi
diyebileceğimiz bu "dinginlik" ve "sonun belirsizliği"nde romanda üslubu irdelenen ünlü
piyanist Chopin’in de katkısı olmalı, buna da değinmeden geçmemeli.
Romanın başkarakteri Necati’yi Eylül Sokak No:6’yı okuyanlar hatırlayabilir. Eylül Sokak No:6’nın kadın karakteri Esin’in açtığı resim sergisinde anlatıcının tanıştığı at yarışı tahmincisi Necati’den bahsediyorum. Şiirlerindeki ve romanlarındaki kahramanlarını birbirleriyle ilişkilendiren, bazen bir roman kahramanı için şiirler yazabilen Attila İlhan’ın inceliği Albüm’e güzellik katmış. Yine Attila İlhan şiirlerinden anımsadığımız yalnızca küçük harf kullanarak yazma geleneği ise romana incelik katan diğer unsur bana kalırsa.
Başkarakter Necati üzerinden bir ekleme daha yapmalıyım: Sıtkı Silah’ın öykü ve romanlarında yer verdiği erkek başkarakterler, genellikle toplumdan soyutlanmış, toplumun kurallarıyla çatışan, çatışmaya rağmen kaderine razı olup kabuğuna çekilmeyi tercih eden, toplum nezdinde “başarısız olmuş” olarak sınıflandırılabilecek, entelektüel kişilerdir. Bu karakterleri oldukça başarılı bir biçimde okura sunan Silah’ın sonraki eserlerinde bambaşka kimliklere sahip karakterlere de hayat verebileceğine dair inancım sonsuz.
Yazar önceki iki romanında okura
sıkılmadan, sonunda ne olacağını merak edip okunacak kurgunun ve akıcı yazı
dilinin örneklerini vermişti. Albüm de,
genelinde görülen dinginliğe rağmen eşinden yeni ayrılmış, orta yaşlı bir
erkeğin bir süre annesinin ve ağabeyinin yanında bu zorlu süreci atlatma
çabasını bana merak içinde okutabilmeyi başardı. Merak unsurunun yalnızca
aksiyon ögeleri taşıyan düz yazılarda olduğunu düşünmek kanımca safdillik
olacaktır. Bu yüzden okurun Neco’nun ( Necati’ye bir kişi dışında herkes Neco
diyor.) ayrılıkla sonuçlanan evliliğinin yaralarını at yarışı merakı ile
atlatma çabasını keyifle takip edeceğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder