Malumumuz, hayata 1 kez geliyoruz. Korkmayın bu cümleden başlayıp yaşamın anlamına dair boyumdan büyük cümleler kurmayacağım. Sadece birkaç tespit ve soruyla kendimce dertleşmek niyetindeyim.
"Hayatımıza girmiş kişilerin ne kadarını kendimiz seçiyoruz veya seçemiyoruz?" sorusundan başlayabiliriz. Aile üyelerimizin haricinde pek tabi ki belli şartlara bağlı olarak iş arkadaşlarımızı seçmek konusunda da özgür sayılmayız. Sözünü ettiğim "iş" kendi işiniz değilse tabi. Burada benimle aynı kaderi paylaşan ücretli arkadaşlarımdan biraz daha yazıya yaklaşmalarını rica ediyorum. Uyku konusunda bir Da Vinci ya da Einstein değilseniz, gününüzün önemli bir bölümünü uyuyarak, en az o kadar önemli bölümünü de iş yerinde geçiriyorsunuz. Yaptığınız işin niteliği konusuna girmeyeceğim. İşlerin zorluklarından dert yanmak değil niyetim. Ama şu "iş arkadaşı " mevzuunun elzem bir konu olduğunu (acısıyla tatlısıyla deneyimlediğimden) rahatlıkla söyleyebilirim.Mobing gibi adli boyutu olan durumu bu yazımın tamamen dışında tuttuğumu da belirtmek isterim.
Günümüz insanoğlunun her mide gazına bir çare veya başka bir deyişle sektör yaratabilmiş olan kapitalizmin "iş arkadaşı" tümünden gelerek "iş arkadaşı terörünü atlatmanın yolları", "iş arkadaşını fırsata dönüştürme", " iş arkadaşı ve sabır", "iş arkadaşı ya sabır", "iş arkadaşı dünyanın sonu değildir" gibi özellerle nasıl bir fırsat yaratamadığını şaşkınlıkla farketmiş durumdayım.
Tecrübenin sabitlediği kadarıyla bize kendimizi hep pozitif hissetmemizi salıkveren o ünlü kişisel gelişim zırvalarına bir kez olsun kulak verip de gününüzün çok güzel geçeceğine kendinizi inandırdıysanız, bunun keyfini ancak güne gülümseyerek başlayıp iş yerine adım atana kadar çıkarabilirsiniz. Sonrasında sizi bekleyenler; insan normallerinin çok üstünde ego seviyesi, hiç olmasa daha samimi duracak birkaç samimiyet sekansı, "hepimiz ekmek derdindeyiz ama profiterolüm için neler yapmam" bakışı, hastalıktan kıvrandığınızı gördüklerinde meydana gelen travmatik bir 3 maymun durumu,"ne yapıyorsak kurum için yapıyoruz, kişiselleştirmeyelim" maskesi vb.
Haksızlık etmeyeyim, hayatımın belirli döneminde tanıştığım çok samimi iş arkadaşlarım da oldu, onları ayıran özellikeri de söz ettiğim virüslerin kendilerine bulaşmamış olması.
Demem o ki, iş arkadaşı mevzuu kalbimde bir yaradır, umarım hayatınızın hiç bir döneminde bu prototiplerle bir araya gelmemişsinizdir, seri üretimine geçilmiş olduğunu ürperek gördüğümden, klişe bir mülakat sorusundan hareketle, kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsanız onlar orada olacaklar, eminim.
Alkım Ateş
Kesinlikle katılıyorum. Bir de gereksiz hırsları ve sahte samimiyetleri yok mu, artık kendi işimi yapmalıyım dedirtiyorlar sık sık. Tiksiniyorum..
YanıtlaSil