Öykü okumalarım yoğun bir biçimde devam ediyor. Günümüz öyküsüne vakıf olabilmek adına makalelerini okuduğumuz Necip Tosun'un öykücü kimliğiyle ilk kez tanıştım. Kitaba dair ilk sözüm: Bu kitap benim rahatımı kaçırdı, oldu. Bir eser üzerimde birkaç etkiden birini yapabilmişse o eseri iyi buluyorum, hemen belirteyim. Bu etki tanımlamalarından biri "rahat kaçırmak".
Emanet Hikâyeler, rahatımı kaçırıp beni hayat üzerinde düşündürdü. Tosun'un hafızasını yitiren bir babayı, Doğu'dan göçle gelmiş yoksul bir ailenin küçük kızını, mahalleden arkadaşı simitçi Hasan'ı anlattığı öyküler bam telime dokundu. Bu öykülerin dışındaki öyküleri de pek çok yönden sağlam bulduğumu söyleyebilirim. Her şeyden önce Tosun kısa cümleleri ve akıcı üslubuyla okuru sıkmadan öykü boyunca konsantre edebilen bir yazar.
Necip Tosun için "Bu işin kitabını yazmış" tabirini kullanmak pek de yanlış olmayacaktır. Tosun'un öykü dünyamıza ilişkin kuram ve araştırmaları geçtiğimiz yıllarda raflarda kendine yer bulmuştu. Bu yapıtlar Türk öykücülüğüne, özellikle de yakın dönem öykü yazarlarına ışık tutan eserlerdi. Doğruyu söylemek gerekirse Emanet Hikâyeler'de bu işin kitabını yazmış adamın izlerini sürekli göstermek Tosun öykülerini az da olsa kötü etkilemiş
Tosun öykülerini sunarken "bir hikaye anlatıcı"nın gözünden yazım sürecini okura duyumsatmak istiyor. Bu vasıtayla iyi bir öykünün nasıl yazılması gerektiği de okuyucuya hissettiriliyor. Bu kitaptaki pek çok öyküde bunu gözlemlemek mümkün. Kendi adıma böyle öykü yazmanın bir tarz olduğunu kabul ediyor ancak öykünün tadından bir parça götürdüğünü düşünüyorum. Pek tabii Tosun usta bir yazar ve öyküye gönül vermiş bir üstâd. Emanet Hikâyeler'in birinde yazarımız öykülerde hakim olan üslupları okura sunup bunları kullanmanın bir tercih olduğunu ve bu tercihler ne olursa olsun yazarın kaderinin eleştiriye maruz kalmak olduğunu anlatıyor. Bu durum tespiti dahi Tosun'un öykülerine dair eleştirilere öyküleri içinden verdiği hazır cevaplardan biridir. Bu anlamda Necip Tosun, öyküleriyle okuru öykü üzerine düşünmeye mecbur ediyor.
Emanet Hikâyeler'de neredeyse her bir öykünün bir duayene atfedilmesinin de öykülerde hoş bir dokunuş olarak kendini gösterdiğini söylemeliyim. Tosun, Oğuz Atay, Sait Faik Abasıyanık, Mustafa Kutlu, Orhan Kemal, Hulki Aktunç, Ömer Seyfettin gibi isimleri öykülere serpiştirilmiş eser adlarıyla anıyor.
Kitabı edinmeyi düşünen okura bir tavsiyem olacak. Ben ilk öyküyü -Dağların Çağrısı- tesadüfen Ezginin Günlüğü'nden "İnsan Sever Bir Kere" şarkısını dinleyerek okudum. Öyle bir denk gelmiş ki, öykünün bu şarkı için yazıldığını düşünmeye başladım.
Sözün özü öykü tutkunlarının edinip okuması gereken naif bir öykü kitabı Emanet Hikâyeler.